Staffordshire Bull Terrier Sağlık Problemleri: Hangi Hastalıklara Yatkındır?

Staffordshire Bull Terrier’ler, sadık ve enerjik yapılarıyla tanınan harika dostlar olsalar da, maalesef bazen belirli sağlık problemleriyle karşı karşıya kalabilirler. Bu sevimli, kaslı yapılarının arkasında bazen eklem sorunları, cilt rahatsızlıkları, kalıtsal hastalıklar gizlenebilir.

Elbette, bu problemler her köpekte görülmeyebilir, ancak farkında olmak ve erken teşhis ile önlem almak onların sağlıklı ve mutlu bir hayat sürmesine yardımcı olabilir. Sevgili dostunuza en iyi bakımı sunmak için bu yaygın sağlık sorunlarını yakından tanıyalım!

En Yaygın Görülen Staffordshire Bull Terrier Sağlık Problemleri

1. Kalça Displazisi

Kalça displazisi, Staffordshire Bull Terrier sağlık problemi yaygın olarak görülen genetik bir ortopedik sorundur. Bu rahatsızlık, köpeklerin kalça eklemlerinde aşırı gevşeklik olmasıyla başlar. Eklemdeki bu gevşeklik, uyluk kemiği ile kalça eklemi arasındaki düzgün temasın bozulmasına neden olur. Zamanla bu uyumsuzluk, eklem yüzeylerinin birbirine sürtünmesine yol açar, bu da eklemde aşınma ve yıpranma meydana getirir. Sonuç olarak, köpeğinizin eklemlerinde iltihaplanma ve ağrılı artrit gelişebilir.

Kalça displazisi olan köpekler genellikle 6 ila 12 aylıkken ilk belirtileri göstermeye başlar. Bu dönemde köpeğiniz, yürürken zorlanabilir, egzersiz sonrası belirgin bir şekilde topallayabilir ya da hareketlerinde sertlik hissedebilirsiniz. Özellikle egzersiz sonrası bu semptomlar daha belirgin hale gelir. Bir veteriner, etkilenen kalçanın esnekliğini kaybettiğini ve hassas olduğunu fark edebilir. Bu gibi durumlarda kesin teşhis için genellikle röntgen çekilmesi gereklidir.

Tedavi sürecinde, belirtilerin çoğu dinlenme ve ağrı kesici ilaçlar ile hafifletilebilir. Ancak ciddi vakalarda, fizik tedavi, özel diyetler veya cerrahi müdahaleler gerekebilir.

2. Cilt Alerjileri

İngiliz Staffordshire Bull Terrier’lar, genetik olarak cilt alerjilerine yatkın bir ırktır. Bu, onların bağışıklık sisteminin, çevredeki bazı maddelere (polen, toz, kimyasallar gibi) aşırı tepki verme eğiliminde olduğu anlamına gelir. Köpeğinizin genetik yapısı, bu alerjik reaksiyonlara daha duyarlı olmasına neden olabilir.

Polen, toz, kimyasal maddeler veya yiyecekler gibi çevrede yaygın olarak bulunan maddelere karşı bağışıklık sisteminin uygunsuz bir tepki vermesi alerjik reaksiyonları tetikler. Bu reaksiyon sırasında bağışıklık sistemi, derinin altına iltihap yapıcı kimyasallar salar ve bu kimyasallar, yoğun bir kaşıntı hissi yaratır. Köpeğiniz bu kaşıntıya yanıt olarak kendini sürekli kaşımaya başladığında, ciltte tahribat oluşur ve bu da ikincil enfeksiyonlara zemin hazırlar.

Alerjilerin en sık etkilediği bölgeler karın, koltuk altları, patiler ve kulaklardır. Çoğu Staffordshire Bull Terrier bu belirtileri genellikle 1 ila 3 yaşları arasında göstermeye başlar.

Alerjik reaksiyonların tedavisinde genellikle iltihap önleyici ilaçlar, özel şampuanlar ve etkili parazit kontrol yöntemleri kullanılır. Ciltteki ikincil enfeksiyonlar geliştiğinde ise antibiyotikler devreye girer. Bununla birlikte, eğer şüphelenilen bir gıda alerjisi varsa, veteriner hekimler genellikle diyet denemeleri yaparak belirli yiyecekleri diyetten çıkarıp alerjinin kaynağını tespit etmeye çalışırlar.

3. Mitral Kapak Hastalığı (MVD)

Mitral kapak hastalığı, özellikle yaşlı köpeklerde sık görülen bir kalp rahatsızlığıdır. Bu hastalık, kalbin mitral kapağının dejenerasyona uğraması ve kanın kalbe geri kaçmasına yol açar. Bu durum kalbin vücuda yeterli miktarda kan pompalamasını zorlaştırır ve zamanla kalbin üzerine daha fazla yük bindirir.

Mitral kapak hastalığının belirtileri genellikle şu şekildedir:

• Kuru öksürük: Zaman zaman tekrarlayan ve genellikle uykudan sonra ya da dinlenme sırasında görülen kuru bir öksürük.
• Egzersiz intoleransı: Normalde enerjik olan köpeğinizin yürüyüşlerde çabuk yorulması ya da oyun oynarken daha kısa sürede durması.
• Halsizlik ve bitkinlik: Günlük aktivitelerde isteksizlik ve sürekli uyuma hali.
• Solunum güçlüğü: Zor nefes alma ya da derin soluma.
• Kalp yetmezliği: İlerlemiş vakalarda kalp yetmezliği belirtileri ortaya çıkabilir.

4. Renk Seyrelmesi Alopesi (Colour Dilution Alopecia)

Alopecia (CDA), genetik bir deri hastalığı olup genellikle kürk rengi seyrelmiş (mavi gibi açık tonlarda) köpeklerde görülür. Bu hastalık, köpeğin kürk rengini belirleyen genlerdeki bir mutasyondan kaynaklanır. Bu mutasyon, pigment hücrelerinin düzensiz bir şekilde birikmesine ve sonuç olarak cilt ve tüy sağlığının bozulmasına neden olur. İngiliz Staffordshire Bull Terrier gibi mavi ya da açık renkli köpeklere sahip ırklarda bu hastalığın görülme riski daha yüksektir.

Alopesinin (CDA) belirtileri şunlardır:

• Kürk dökülmesi: Genellikle köpeğin sırt, baş ve yanlarında başlayan ve zamanla yayılan yoğun tüy dökülmesi.
• Kırılgan tüy yapısı: Köpeğin tüyleri zayıflar, daha ince ve kırılgan hale gelir.
• Cilt enfeksiyonları: Saç dökülmesi olan bölgelerde enfeksiyon ve iltihaplanma riski artar.
• Kaşıntı ve tahriş: Deride kuruluk, kızarıklık, sürekli kaşınma ve tahriş görülebilir.

Bu genetik hastalığın ne yazık ki kesin bir tedavisi yoktur, ancak semptomların yönetilmesi mümkündür. Veteriner hekimler genellikle cilt sağlığını korumak ve köpeğinizin rahatlamasını sağlamak için özel şampuanlar, nemlendirici kremler ve besin takviyeleri önermektedir. Ayrıca, düzenli deri bakımı ve sağlıklı beslenme, hastalığın etkilerini hafifletmede yardımcı olabilir.

Bu konuyla ilgili daha detaylı blog yazımızı okumak için lütfen buraya tıklayınız.

5. Katarakt

Katarakt, göz merceğinde opaklaşmaların gelişmesi sonucu merceğin bulanık görünmesine neden olan bir durumdur. Bu hastalık, ışığın mercekten geçmesini engelleyerek, köpeklerde görme kaybı belirtilerine yol açar. Kataraktlı köpeklerde, objelere çarpma, düşük ışıkta zayıf görme gibi belirtiler sıkça görülür.

Kataraktın iki ana nedeni vardır:

• Kalıtsal katarakt: Bazı köpeklerde katarakt genetik olarak aktarılır ve doğumdan birkaç ay sonra ortaya çıkabilir. Bu durumda, köpekler genellikle iki veya üç yaşına geldiklerinde tamamen kör olma riski taşır.
• Yaşa bağlı veya ikincil kataraktlar: Yaşlı köpeklerde kendiliğinden gelişebileceği gibi, diyabet veya glokom gibi başka hastalıklar sonucunda da ortaya çıkabilir.

Katarakt cerrahisi, birçok hasta için yüksek başarı oranına sahip bir tedavi yöntemidir. Ancak, bazı köpekler ameliyat edilmediğinde bile görme kaybına çok iyi adapte olabilir ve hayatlarına normal şekilde devam edebilirler. Ameliyat sonrası iyileşme süreci de genellikle olumlu sonuç verir ve köpeğinizin görüşü büyük ölçüde geri kazanılabilir. Ama tabi ki kesin bir bilgi için veterinere köpeğinizi muayene ettirmelisiniz.

Nasıl Önlem Alabiliriz?

Genetik Testler

Köpeklerde yaygın görülen birçok hastalık genetik temelli olabilir ve bu hastalıklar, üreme öncesinde hayvanların dikkatli bir şekilde taranmasıyla önlenebilir. Sağlıklı bir gelecek nesil yetiştirmek için genetik testler ve dikkatli üreme büyük önem taşır.

Bu süreç, köpeğin dirsek ve kalça eklemlerinin röntgenlerinin çekilmesi ya da Colour Dilution Alopecia, kalıtsal katarakt gibi genetik rahatsızlıkları tespit etmek için yapılan DNA testlerini içerebilir. Genetik testler sayesinde, ciddi kalıtsal hastalıklara sahip köpeklerin üremesi engellenebilir ve bu hastalıkların bir sonraki nesle aktarılması önlenir.

Bu nedenle, köpeğinizin sağlığı ve genetik geçmişi konusunda dikkatli bir üreme politikası izleyen, sorumlu bir yetiştirici seçmek hayati öneme sahiptir. Yetiştiricinizin, köpeklerinin sağlık durumlarını ve genetik geçmişlerini belgelendirebildiğinden emin olun. Sorumlu yetiştiriciler, hem köpeğinizin hem de gelecekteki nesillerin sağlığını güvence altına almak için gerekli önlemleri alırlar.

2. Kilo Yönetimi

Dirsek veya kalça displazisi ile doğan köpeklerde, bu rahatsızlıkların yönetimi büyük ölçüde iyi bir kilo kontrolü ve egzersiz kısıtlaması ile sağlanabilir. Aşırı kilolu köpeklerde eklemlere binen yük artar, bu da eklem rahatsızlıklarını daha da kötüleştirir ve ilerleyen yaşlarda artrit gibi sorunların daha erken ortaya çıkmasına neden olabilir.

Köpeğinizin eklemlerini zorlamadan güçlendirmek için uzun yürüyüşler veya yorucu aktiviteler yerine, daha kısa ve sık yürüyüşler tercih edilmelidir. Örneğin, uzun koşular veya top peşinde koşma gibi eklemlere fazla yük bindiren aktivitelerden kaçınmak faydalıdır. Bunun yerine, eklemleri destekleyici ve dayanıklılığı artırıcı hafif egzersizler önerilir.

3. Düzenli Tüy Bakımı

Köpeğinizin düzenli olarak tüy bakımını yapmak ve onu sık sık yıkamak, alerjik deri hastalıklarını yönetmede büyük bir fark yaratabilir. Deri ve tüy sağlığını korumanın yanı sıra, ev ortamını toz ve hava yoluyla bulaşabilecek alerjenlerden arındırmak da önemlidir.

Düzenli tüy tarama ve yıkama, ciltte biriken ölü hücrelerin, tozun ve kirlerin temizlenmesine yardımcı olur, böylece deri üzerinde oluşabilecek tahrişlerin ve alerjik reaksiyonların önüne geçer. Ayrıca, uygun nemlendirici şampuanlar kullanarak köpeğinizin cildini nemlendirmek ve alerjik reaksiyonları hafifletmek de mümkündür.

4. Erken Teşhis

Erken fark edilen belirtiler, veteriner hekiminizin gerekli testleri yapmasını sağlayarak tedaviye daha hızlı başlamasına olanak tanır. Bu da hastalıkların ilerlemeden kontrol altına alınmasını kolaylaştırabilir ve köpeğinizin yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir.

Patili dostunuzdaki davranış değişiklikleri, iştahsızlık, enerjide azalma, deri ve tüy sağlığında bozulmalar ya da gözlerde bulanıklık gibi küçük bile olsa şüpheli belirtileri göz ardı etmeyin. Erken uyarı işaretlerine dikkat etmek, ileride daha ciddi sorunların önlenmesine yardımcı olabilir. Düzenli veteriner kontrolleri ve önerilen aşı takvimlerine uymak, köpeğinizin sağlığını korumak için önemli bir adımdır.